Dedikodunun ilişkilere zarar verdiğini kanıtlamak için araştırma yapan bilim insanları garip sonuçlara ulaştı.
Filozof Julian Baggini dedikodunun “Diğer insanları ahlaki olarak değerleme, insanların yaptıklarıyla ilgili içten, hatalı, iyi, kötü gibi yargıda katılmak” anlamına geldiğini ifade ediyor.
Söylenti yapmanın hayatımıza nasıl girdiğine ait tezler, insanlık tarihiyle ilgili ilginç ipuçları içeriyor; işbirliğine gitmeyi ve sosyalleşmeyi nasıl öğrendiğimiz ve nasıl yeni yöntemler geliştirdiğimize dair hikayeler anlatıyor aslında. Dedikodunun gelişmesinde, insanların birbirinin bitini temizlemesi ve alev yakmayı öğrenmesinin özel bir yeri olduğuna da inanılıyor.
Günde 5 saat dedikodu
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya kadar, dedikodu yaptığını kabul eden de, dedikoduyu hiç sevmediğini söyleyen kadın da günde 298 dakikasını dedikodu için harcıyor. Bunun 24 dakikası dakikasına kilolarından ve uyguladıkları rejimlerden bahsediyorlar. İşe bu vesileyle tam 17 dakikalarını konuşarak geçiriyorlar ve yarım saatlerini komşularıyla söylenti yerine getirmek için ayırıyorlar.
Verdiğiniz sırlar ne oluyor?
Araştırmaya katılanların yüzde 38’i tezgahtarla haftada asgari 12 dakika konuştuğunu belirtiyor. En kayda değer rivayet malzemeleri ise; başkalarının sorunları, kimin kiminle birlikte olduğu ve kayınvalideleri. Yüzde 36’sı ağzını açmama konusunda güvenilir olmadıklarını ve kendilerine sır olarak aktarılan şeyleri partnerlerine söylediklerini itiraf etti.
Dünyada yaygın
Rivayet en kolay ifadeyle, yaşamımızdaki insanlarla ilgili gündelik gelişmeleri tartışmaya karşın sosyal bir araç.
Dedikodu, dünyadaki en ilkel kabilelerden tutun gen kozmopolit toplumlara değin asgari 3 kişinin bulunduğu yeniden karşınıza çıkabilecek yaygın bir şart. Bu değin yaygın olunca dünyanın en prestijli okullarından Standford ve Berkeley Üniversiteleri bir araya gelip rivayet üstünde bir araştırma yaptılar. Amaçları dedikodunun bir topluluğa ne dek zarar verebileceğini kanıtlamaktı.
Filozof Julian Baggini dedikodunun “Öteki insanları ahlaki olarak değerlendirme, insanların yaptıklarıyla ilgili içten, hatalı, iyi, kötü gibi yargıda bulunma” anlamına geldiğini açıklama ediyor.
Rivayet yapmanın hayatımıza nasıl girdiğine ait tezler, insanlık tarihiyle ilgili acayip ipuçları içeriyor; işbirliğine gitmeyi ve sosyalleşmeyi nasıl öğrendiğimiz ve nasıl yeni yöntemler geliştirdiğimize dair hikayeler anlatıyor aslında. Dedikodunun gelişmesinde, insanların birbirinin bitini temizlemesi ve alev yakmayı öğrenmesinin özel bir yeri olduğuna da inanılıyor.
Günde 5 saat rivayet
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya tarafından, dedikodu yaptığını kabul eden de, dedikoduyu hiç sevmediğini söyleyen kadın da günde 298 dakikasını rivayet için harcıyor. Bunun 24 dakikasında kilolarından ve uyguladıkları rejimlerden bahsediyorlar. İşe bu arada bütün 17 dakikalarını konuşarak geçiriyorlar ve yarım saatlerini komşularıyla rivayet yapmak için ayırıyorlar.
Verdiğiniz sırlar ne oluyor?
Araştırmaya katılanların yüzde 38’i tezgahtarla haftada en düşük 12 dakika konuştuğunu belirtiyor. En önemli dedikodu malzemeleri ise; başkalarının sorunları, kimin kiminle birlikte olduğu ve kayınvalideleri. Yüzde 36’sı sır tutma konusunda güvenilir olmadıklarını ve kendilerine giz olarak aktarılan şeyleri partnerlerine söylediklerini itiraf etti.
Dünyada yaygın
Söylenti en basit ifadeyle, yaşamımızdaki insanlarla ilgili gündelik gelişmeleri tartışmaya karşın sosyal bir araç.
Söylenti, dünyadaki en ilkel kabilelerden tutun gen kozmopolit toplumlara dek en az 3 kişinin bulunduğu her yerde karşınıza çıkabilecek yaygın bir koşul. Bu dek yaygın olunca dünyanın en prestijli okullarından Standford ve Berkeley Üniversiteleri bir araya gelip dedikodu üzerinde bir araştırma yaptılar. Amaçları dedikodunun bir topluluğa ne dek hasar verebileceğini kanıtlamaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder