19 Kasım 2016 Cumartesi

Çocuklar hangi yaşta, ne kadar su içmeli?


Su ilk kez almak üzere, besinlerin içeriğinde bulunan, görünür görünmez su değişken olarak tanımlanır. Bireyin günlük değişken gereksinimi ise; içtiği su, öteki içecekler ile yediği besinlerin içindeki su ile karşılanır.

Hayat için elzem olan su; yediğimiz besinlerin sindirimi, emilimi, hücrelere taşınması, hücrelerde yaşam ve sağlık için gerekli biyokimyasal tepkilerin oluşması, hücrelerin, dokuların organ ve sistemlerin çalışması, metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve atılması, ceset ısısının denetiminin sağlanması, eklemlerin kayganlığının sağlanması gibi önemli görevlere sahiptir.

Su, dünyada ve vücudumuzda en bol bulunan maddedir. Örneğin 3.5 kg ağırlığındaki yeni doğan bir bebeğin yaklaşık 2.5 kg’ı sudur. Vücudun su dengesinin korunması “hidrasyon” olarak tanımlanır. Solunum yoluyla, idrarla, terle ve dışkı ile kaybedilen su miktarı ile içilen su, içecekler ve yiyecekler ile alınan su miktarı arasındaki denge ile sağlanır.

Beslenme tüketimi ile vücutta oluşan zararlı maddeleri atmak, beden ısı dengesini temin etmek için günde takriben 2.5 litre değişken kaybı olur. Sıcak havalarda, pozitif fiziksel aktivite yapıldığında, pozitif proteinli ve tuzlu besinler tüketildiğinde, terleme ve idrarla, vücut ısısını arttıran ateşli hastalıklarda solunum aracılığıyla, ishalde ise barsak yoluyla istikrarsız kaybı artar. Böyle durumlarda vücudun akıcı gereksinmesinde de çoğalma olur. Vücudun sıvı gereksinimi karşılanamadığında ise “dehidrasyon” durumu ortaya çıkar. Vücuttaki suyun dengede tutulmasının yaşamsal önemi vardır ve bu dengeyi korumak için kaybedilen suyun mutlaka yerine konması gerekir.

Yaz aylarının yaklaşması ve sıcaklıkların artması ile birlikte, dehidrasyon çocuklar için önemli ayla gelmektedir. Çocuklarda tatmin edici hidrasyonun sağlanması, sağlığın korunması ve tıbbi sorunları durdurmak için en kolay yollardan biridir.

Çocuğunuzun ne kadar sıvı ihtiyacı olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?

Özellikle de eğer çocuğunuz ağız yoluyla sıvıları tatmin edici miktarda tüketmiyorsa ya da susuzluk hissinin beceriksiz olmasına alt olarak yeniden yeterli sıvıyı almıyorsa? Bunun için en basit yol çocuğun ne kadar idrar çıkarttığını peşine düşüp takip etmektir. Bebekler günde asgari 4-8 defa daha aşağı bezlerini ıslatırlar, çocuklar ise günde 4-8 kez idrara çıkarlar. bununla beraber çocuğunuzun ne dek sıvı alması gerektiğini hesaplayabilir ve gün içinde aldığı sıvıların takibini yaparak hidrasyonunu sağlayabilirsiniz. Çocuğun yaşı, büyüklüğü, aktivite düzeyi ve tıbbi geçmişine dayalı olarak değişken ihtiyacı değişkenlik gösterebilir. Sıvı ihtiyacını saptamak için en basit yöntem Holiday-Segar Hesaplaması’dır. Bu metod çocuğun ağırlığına dayanır. Buna tarafından ağırlığın ilk 10 kg’ı için gövde ağırlığının kg’ı başına 100 ml, sonraki 10 kg için vücut ağırlığının kg’ı başına 50 ml ve 20 kg’ın üzerindeki her siklet için karoser ağırlığı kg’ı başına 20 ml’dir. Örneğin 10 kg bir çocuk için 1000 ml, 15 kg çocuk için 1250 ml, 25 kg çocuk için 1600 ml gibi.

Toplam değişken alımının %70-80’i içme suyu ve öteki içeceklerden, geri kalanı ise besinler yoluyla karşılanır. Çocuklar için esas istikrarsız kaynağı yetişkinlerde olduğu gibi ilk olarak sudur. Suyla birlikte meyve ve sebze suları, süt, ayran, kefir gibi içecekler, konut yapımı limonatalar, meyve ve bitki çayları, çorbalar, sebze ve meyveler değişken alımı sağlanabilecek öteki önemli kaynaklardır. Su; karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller ile birlikte kayda değer bir beslenme öğesidir. Fakat çoğu çocuk, yaş veya aktivite düzeyine yerinde tatmin edici suyu içmemektedir. Bilhassa okul günlerinde hafta sonuna tarafından daha eksik su içilebilmektedir. Burada okulda suya ulaşamama ya da okul tuvaletlerinin kullanılmak istenmemesi gibi nedenler rol oynayabilmektedir. Gün baştan başa ve okulda çocuğun tatmin edici suya ulaşabilir olması önemlidir, bunun için gıda çantasına suyunda ek edilmesi veya okullardaki su sebillerinin kullanımının aile ve öğretmenler kadar teşviki, ilgi çekici su mataralarının ve sulukların alınması gibi uygulamalar çocukların daha çok su içmelerine yardımcı olacaktır.

Su içme alışkanlığı erken yaştan itibaren kazandırılmalıdır.

Çünkü çocuklar yetişkinlerle kıyaslandığında vücut kütle oranına kadar daha büyük bir yüzey alanına sahip oldukları için buharlaşma ile daha çok su kaybederler. Terleme yetenekleri ve böbrek fonksiyonları daha az gelişmiştir. Sıcak ortamlardaki oyun ya da egzersizler sırasında yetişkinlere göre sıcağı daha eksik tolere ederler, ağırlıklarına tarafından daha pozitif metabolik ısı üretirler, susama duyarlılıkları daha düşüktür ve daha pozitif suya ihtiyaçları olduklarını anlamayabilirler. Bu alanda yapılan çalışmalarda çocuklarda yetişkinlerle aynı bir hızda dehidrasyon geliştiği görülse de, çocukların gövde sıcaklıkları yetişkinlerden daha süratli yükseldiği için, tatmin edici sıvıyı almaları yetişkinlerden daha önemlidir.

Sıcak havada oynayan ve çalışma yapan çocukların sadece su içmeye teşvik edilmesi yeterli değildir, izlenmeleri de gerekir. Sıcak havada maddi aktivitenin bir sonucu olarak çocuklarda kolayca dehidrasyon gelişebilir ve bu şart yalnızca ciddi değildir, aynı zamanda yaşamı korkutma edici özelliktedir.

Genel Olarak hafif dehidrasyon sık susama ve sarı idrar gibi belirtilerle kendini gösterirken, daha önemli dehidrasyon ciltte, ağız ve dilde kuruluk, gözlerde çöküklük, griye dönen cilt rengi, deride kızarma, sıcaklık ve gevşeklik, gözyaşının olmaması, idrar çıkışında azalma gibi belirtilere niçin olur.

Hidrasyonun sağlanamaması çocuğun zihinsel performansını ve öğrenme yeteneğini negatif etkiler. Halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı ve yorgunluk oluşumunun yanı sıra uyarı ve konsantrasyon yeteneğini azalmasına neden olur. Susama hissedildiğinde düşünce, uyarı ve konsantrasyon gibi zihinsel performans faktörleri de %10 azalmıştır. Susama çoğunlukla dehidrasyon ile ceset ağırlığının %0.8-2’si kaybedildiğinde hissedilir. Bu oran 10 yaşındaki 30 kg ağırlığındaki bir çocuk için 1-2 su bardağı (300ml) suya eşdeğerdir. Bu esnada su içiminin acil bir dikkat ve yeniden animasyon etkisi vardır. Su içimi ile ilgili yapılan pilot okul çalışmalarında, öğretmenler su ihtiyacının karşılanmasının verimli bir öğrenme ortamına katkıda bulunduğunu ve iyi alışkanlıklar aşılamaya takviye ettiğini rapor etmişlerdir. Çocuklarda dehidrasyon, idrar yolu enfeksiyonu, yatak ıslatma, kabızlık gibi afiyet problemlerine de neden olabilir. Erkek çocukların %1’i ve kızların %3’ü yaşamlarının birincil 10 yılında idrar yolu enfeksiyonu ile karşılaşmaktadır. İyi hidrasyon idrar yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde önemlidir.

Çocukların istikrarsız gereksinimi yaşla birlikte değişir. Süt alımı azaldıkça içeceklerle alınan su giderek daha manâlı ayla gelir. 0-1 yaşta anne sütü en iyi akıcı kaynağıdır. 6. aydan itibaren su ve tamamlayıcı besinler (mama, meyve, sebze suyu) anne sütüne takviye olarak değişken kaynağını oluşturur. 1 yaş sonrası ise en iyi sıvı kaynağı sudur.

Hidrasyonun sağlanması için yaş gruplarına kadar önerilen jurnal akıcı alım düzeyleri şöyledir:

1-3 yaş için 0.9 litre,

4-8 yaş için 1.2 litre,

9-13 yaş kızlar için 1.6 litre, erkekler için 1.8 litre,

14-18 yaş kızlar için 1.8 litre ve erkekler için 2.6 litredir.

Kusması, ishali, aşırı terlemesi olan , fazla yüksek sıcaklıklara maruz kalan ve egzersiz yapan çocuklar için bu miktarlar artırılmalıdır.

Su dışarıda sıvı olarak tüketilecek süt, ayran, kefir gibi içecekler bununla birlikte kalsiyum içerikleri ile kemik sağlığını destekler. Taze sebze ve meyveler ile bunlardan elde edilen

sebze ve meyve suları da iyi değişken kaynaklarıdır. Oysa meyve sularında dikkat edilmesi gereken nokta, meyve sularının önemli vitamin ve mineralleri içermeleri yanına yüksek oranda da şeker içeriyor olmalarıdır. Meyvenin kendisini yemek yerine suyunu tüketmek ayrıca daha artı kalori almaya ve hem de daha az tatmin olmaya niçin olur. Keza bir takım meyve suları asidiktir ve gazoz gibi şekerli içeceklerle birlikte tüketildiğinde dişlere zarar verir. bu nedenle meyvelerin kendilerini yemekte sıvı alımına yardım olacağından sularından ziyade kendileri tüketilmelidir.

Tatlarından nedeniyle popüler olan asitli içecekler çocuklar için daha albenili gibi görünse de hiçbir süre suyun yerine geçmezler. Kafein içerikleri yüksek olan bu grup içecekler, yüksek asit içerikleri ile dişler için de zararlıdır ve yüksek kalorileri sebebiyle çocukluk çağı obezitesine zemin hazırlarlar.

Yapılan bir çalışmaya tarafından, mektep öncesi çocukların %15’i önerilen jurnal enerji alımlarının hemen hemen yarısını şekerli içeceklerden karşılamaktadır. Bu içecekler besinsel açıdan yoksundur ve iştahı azalttığı için yemek yemek zamanı çocukların besin öğesi alımına engel olur. Hem şekerli içecekler su kadar susamaya niçin olmadığı için çocukların daha eksik su içmesine niçin olabilir. Ev yapımı limonatalar sıcak havalarda bilhassa bu asitli içecekler yerine alternatif olarak kullanılabilir. Suyun tadını sevmeyen çocuklar için suyun içerisine limon basmak ya da meyve, sebze eklemekte suyu daha çekici ışık halkası getirecek uygulamalardır.



KadıköyŞifa Sağlık Durumu Grubu Kadıköy Hastanesi Gıda ve Perhiz Uzmanı Rabia Yurdagül; çocuklarda akıcı dengesinin sağlanmasının hayati tartma taşıdığını vurguluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder