22 Kasım 2016 Salı

Güçlü kadının temeli sağlıklı baba-kız ilişkisi!


Dünyaya gözlerimizi açtığımız ilk andan itibaren yaşam sözde annemizden ibaretmiş, biz de onunla birmişiz, onun bir parçasıymışız gibi bir bütünlük duygusal içerisinde oluruz. Bu hissin uzunca bir vakit devem etmesi, annenin özellikle birincil aylarda tüm zihinsel ve hissi yatırımının, meşguliyetinin yalnızca bebeğinin üstünde olması sadece 2 kişiden oluşan bir dünya imajı çizer. Bu şart babanın, bebeğin dinç gelişimindeki yerine ve önemine dair hepimizi şüpheye düşürebilir. Oysa kesinlikle oysa bir babanın varlığı ve çocuğuyla kurduğu ilişki, evladının gelişiminde anne ile ilişkinin önemi dek öne çıkmasa da azımsanamayacak bir etkiye sahiptir.

Doğumdan itibaren bebeğin tüm sevgi yatırımı anne üzerinden olsa bile annenin zamanla farklı meşguliyetlerinin olmaya başlaması, (çalışmaya başlaması, kendi sosyal ihtiyaçlarına daha artı vakit ayırması vb) bebeği ağır ağır annesinin bütün dünyasının kendisinden ibaret olmadığı gerçeği ile karşılaşmaya zorlar. Bu noktada babanın varlığının ve babanın eşini “benzer”liğe, “bayan”lığa geri çağırmasının, yani bitmiş bir “çift” olmalarının önemi büyüktür. Zira bebek için bu,  annenin dışarıya da bir dış dünyanın varlığını simgeler ve anne ile bebek arasında bağımlılığa dönüşmeyen sağlıklı bir ilişkinin oluşmasına muavin olur.

Bebek henüz bu süreçlerde cinsiyet ayrımında değildir. Oysa 3 yaş civarı bunun ayrım edilmeye başlanmasıyla birlikte karşısında nesil ebeveyne karşı daha yoğun bir yakınlık şehvetli oluşmaya başlar. Kız çocukları annesindeki ve kendindeki eksikliği ayrım edip bu durumdan anneyi sorumlu tutup ona aleyhinde bir öfke hisseder ve babaya yakınlaşmaya başlar. Babada var olana sahip olabilmek, diğer bir deyişle babaya sahip yapabilmek için onu fethetmeye, onun göre beğenilmeye çalışır. İşte tam da bu zamanlarda “ben büyüyünce babamla evleneceğim” cümleleri veya anne ve baba yakınlaştığında aralarına girme çabaları ve özellikle babaya yoğunlaşan işveli davranışlar kendini gösterir. Bu, kız çocukları için dinç gelişimin bir parçasıdır.

Ama bu dinç gelişimi sürdürebilme noktasında anne ve babaya fazla meslek düşer. Elbette her baba için böylesine yakın ilgi görmek fazla tatlıdır; ama özellikle bu dönemden itibaren ilgi ve alkış durumunun sınırları iyi koymak, mahremiyete itina göstermek fazla önemlidir. Mesela birlikte uyumak, birlikte banyo yapmak, kızının yanında giyinip soyunmak, tuvalete birlikte girmek vb durumlar çocuğun babayla ilgili düşlemlerini güçlendirebileceğinden ve aklını da oldukça çok karıştıracağından bu aşamalarda sınırları korumak önemlidir. Anne ise babanın esas partneri olduğu gerçeği ile çocuğu yüzleştiren, reel dünyanın temsili olmalıdır. Bu aşamada anne ve babanın bir çift olarak var olduğu kız çocuklarının (erkek çocukları için de geçerli) ise bir “üçüncü” olabildiği bir aile tablosu en dinç olanıdır.

Anne ve babanın ilişkilerinin iyi olmadığı, kız çocuğun ise babanın duygusal ihtiyaçlarını karşılayan “babanın çifti” olduğu durumlar söz konusu kız çocuğunun dinç bir genç kız ve kadın olarak yetişmesi ve büyüyebilmesi önünde ciddi bir engeldir. Tür farkının tanındığı, kız çocuğunun aile hiyerarşisinde bir üçüncü olmayı öğrenebildiği “dinç” durumlarda kız çocuk sonunda annesini idealize edip onunla özdeşim kurabilir ve “annesi gibi” olmaya çalışarak ileride “babası gibi” bir eşe sahip olma yolunda ilerleyebilir. Kız çocuk oysa üçüncü olmayı öğrenebildiği sürece şehvetli yatırımını babadan babanın temsil ettiği dış dünyaya dürüst yansıtabilir ve ileride başka bir erkeği sevebilmeyi başarabilir.

Babanın kız çocuk için bir diğer önemi ise hayatta karşılaştığı ve bağ kurduğu ilk erkek olması dolayısıyla, bir erkekle kurulan yakın bir ilişkinin nasıl olabileceğine dair model oluşturuyor olmasıdır. Çalışmalar ve klinik çalışmalar uzun yıllardır göstermektedir fakat; hayatımızın başlangıcında kurduğumuz birincil bağlar yaşamımızın ilerleyen dönemlerinde kuracağımız öteki yakın bağlara dair beklentilerimizi şekillendirmektedir. Bu bağlamda, ebeveynlerimiz yaşam boyu kuracağımız etkileşim ve ilişkileri nasıl göreceğimiz veya nasıl anlamlandıracağımız yolunda şekillendirici bir güce sahiptirler. Buna göre, bir kız çocuğunun ilk erkek sevgi nesnesi olan babasıyla kurduğu erken dönemdeki ilişkisinin de ilerleyen dönemlerde erkeklerle ilişkilerinde beklentilerini, bilinçli veya bilinçdışı çıkarımlarını şekillendirebilir.  Zira babayla kurulan ilişki diğer bir erkeğin kendisine karşın davranışları ve yaklaşımı ile ilgili kayıtlı standartların oluşmasında etkin rol oynar. Bu noktada babanın anneye olan yaklaşımı da kız çocuğun zihninde ve iç dünyasında erkek ilişkilerine dair imgesine katkıda bulunacaktır. Ve kesinlikle ama ileriki yıllardaki partner seçimleri babalarıyla ilişkilerinden referans alacaktır.  Öyle ama, eşlerini babalarından adamakıllı bambaşka bir yapıda olacak şekilde seçmiş olan kadınların deha kararlarını yeniden bu baba-kız ilişkisine dayandırdıklarını, “babası gibi olmama” noktasından yola çıktıklarını söylemek mümkündür.

İleriki dönemdeki partner ilişkilerini lüzum bilinçli gerekse bilinçdışı yollardan etkileyen baba-kız ilişkisinin, bununla beraber kız çocuğunun nasıl bir genç ve yetişkin bir kadın olacağı üzerinde de büyük bir etkisi vardır. Incelemeler, destekleyici ve duygusal anlamda doyurucu bir baba-kız ilişkisinin kız çocuğunun özsaygı gelişimi, kendilik değeri ve benlik saygısı üstünde fazla bir etkiye sahip olduğunu, bu anlamda olumlu bir baba-kız ilişkisinin kuvvetli ve kendine güvenen kadınlar yetiştirmede bir anahtar niteliği taşıdığını göstermektedir.

Baba, dış dünyanın bir temsilcisi olarak kendi yaşam şekli ile kız çocuğu için hayatla ve dünyayla baş etme konusunda realist ve fazla bir misal teşkil eder. Kız çocuğunu annenin dışındaki dünya ile bağlantı ettiren baba, aynı zamanda dış dünyadaki kuralların bir temsilcisi ve onları kızına öğreten kişi konumundadır. Bu da kızının ev dışındaki hayatta başarılı ve kendine güvenli bir insan olması yolunu açan esas öğelerde biridir. Babasını hayatla baş etme konusunda güçlü bulan, babasına hayranlık duyan, ondan korkmayan ve alaka, sevgi gören bir kız çocuğu da psikolojik anlamda zinde bir erişkin olarak büyür.

Araştırmalar bir kız çocuğunun ve ileride erişkin bir kadının özsaygısını öngören en manâlı faktörlerden birinin babasından gördüğü maddi yakınlık ve alkış olduğunu ortaya koymaktadır. Pek ancak ara sıra sımsıkı sarılmak zeka bir kız çocuğu için çok kayda değer bir yakın olma göstergesi olabilir. Huysuz durumlar, yani kız çocuğunun babadan alaka, sevgi, alkış ve somut yakın olma göremediği durumlarla ilgili birçok bilimsel alıştırma bu yakınlığın diğer yollarla sağlanmaya çalışıldığını, laf konusu kız çocuklarının cinsel ilişki konusunda diğerlerine oranla daha aceleci davranabildiğini göstermektedir. öte yandan, daha ilgili ve daha yakın, kızına karşısında daha korumacı olan ve dağıtılmış sınırlar koyan babaların kız çocuklarının daha fazla sevildiklerini, değerinde gördüklerini ve dolayısıyla da kendilerini daha artı değerli hissettikleri görülmektedir. Örneğin çoğunlukla babası kadar sevildiğini duyan bir kız çocuğunun kendine verdiği değerinde fazla daha yüksek olacaktır. Kızına iltifatlarda yer alan, ona hayranlık duyan, becerilerine ilgi ile yakında olacak olan ve kızının yeni şeyler denemesine bölge açan babaların kızlarının bilişsel gelişimine ve mektep başarılarına olumlu anlamda katkılarda bulunmalarının yanı sıra ileriki yıllarda da ayrıca akademik keza de iş hayatında başarılı kadınlar olarak yetişmelerinde pay sahibi olduklarını bildirmek mümkündür.

Kız çocukları için babayla kurulan ilişkinin kalitesinin çocuğun ruh sağlığı gelişiminde de büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Bu durumu destekler çoğu bilimsel alıştırma zayıf bir baba-kız ilişkisine sahip çocukların bunalım ve yeme bozukluğu geliştirme veya madde ve alkol kullanımı gibi tehlikeli davranışlara yönelmeye daha meyilli olduğunu ortaya koymaktadır. Aksine, olumlu ve şehvetli anlamda doyurucu, destekleyici baba-kız ilişkilerinin ileriki dönemlerde daha az intihar girişimi ve daha eksik oranda bedene yönelik hoşlanmama ve tatminsizlik durumlarıyla ilişkilendirildiği de ortaya konan manâlı sonuçlardandır.

sonuç olarak, her ne dek doğumdan itibaren bir çocuğun gelişimi için annenin önemine çoğunlukla şive yapılsa da babayla kurulan iyi bir ilişkinin özellikle bir çocuğun gelişimini hissi, maddi ve psikolojik anlamda koruduğunu, geliştirdiğini betimlemek mümkündür. Babalarıyla (ve tabii fakat anneleriyle de) doyurucu bir ilişkiye sahip olarak çoğalan kız çocuklarının ileride kendine güvenen, yerinde partner seçimleri yapan ve yakın ilişkiler kuran, içinde bulundukları durumlara hissi açıdan dinç tepkiler verebilen ve hem kadın ayrıca de erkeklerle manalı ilişkiler kurabilen yetişkinler, kadınlar olacaklarını söyleyebiliriz. 



KadıköyŞifa Afiyet Grubu Ataşehir Hastanesi Uzm. Klinik Psikolog Merve Büyükkucak,kız çocukları için babayla kurulan ilişkinin kalitesinin çocuğun sağlıklı ruhsal gelişiminde büyük etkisi olduğunu söylüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder